Pazar, Haziran 19

Mary ve Max

"you are my best friend, you are my only friend"
"sen benim en iyi arkadaşımsın, sen benim tek arkadaşımsın."

Bu yazımda bahsedeceğim filmin senarist ve yönetmeni, Adam Elliot. Bir çok başarıulı esere imza atan 1972 doğumlu Avustralyalı yönetmen, 2003 yılında "Harvie Krumpet" adlı kısa filmiyle oscar ödülü kazanmıştı. İlk uzun metraj filmi olan Mary ve Max filmiyle de beş ödül kazandı. Film, komedi ve dram sahneleriyle hafızalarımızda yer eden bir animasyon. Üstelik yönetmeninin belirttiğine göre yaşanmış bir hikayeden esinlenilerek oluşturulmuş. İzlerken insanda bu hikayenin yaşanmış olma olasılığını bilmek bile garip ve umut veren bir tat bırakıyor.

Filmin konusuna gelirsek, iki kahramanımız var; biri 44 yaşında, obez, asperger sendromlu, arkadaşsız bir New Yorklu olan Max (Horowitz); diğeri ise 8 yaşında, alkolik bir anne ve ilgisiz bir babanın çocuğu olan, yine arkadaşsız bir Avustralyalı olan Mary (Dinkle).

Mary'nin çabalarıyla başlayan bir mektup arkadaşlığı anlatılıyor. Filmi izledikçe Max'ın hayatındaki en büyük üç isteğinden birinin gerçekleşmesine dair taşıdığı umudu bütün kalbinizle hissediyorsunuz. Bu istek, gerçek bir arkadaşa sahip olabilmek kadar insani ve sıradan bir istek aslında. Max'ın diğer iki isteği ise bütün nobletlere(tv'de izledikleri bir dizinin oyuncak karakterleri) sahip olmak ve ona hayatı boyunca yetecek kadar çikolata edinmek... İstekleri onun nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu bir nebze anlatmıştır sanırım.

Filmin öyküsü 1970'lerde başlıyor. O günden bugüne değişen bir yalnızlık yok. Yalnızlık dedim çünkü aslında filmin pat diye önümüze koyduğu gerçek bu. İnsanlar olarak yalnızlaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz şartları çok fazla önemsediğimiz, hatta onlara ayak uydurduğumuz ve neden diye sormadığımız için belki de. Ya da filmdeki gibi bazen sadece dış görünüşümüz, bazen de hastalığımızdan dolayı. (Ki aslında bunun sebebi de benimsediğimiz ve insani duygulara uzak olan göz kamaştırıcı yabancı dünyamız.)

Günümüzde tartışılan sanal arkadaşlıklar gözünden bakacak olursak da, film, hiç görmediğin birilerinin bile aradaki sahici sevgiden dolayı senin en iyi arkadaşın olabileceği tarafında duruyor.

Sonuç olarak, konusu, söylediği ya da karakterlerine söylettiği ne olursa olsun, Mary ve Max, sizi, seksen dakikalık gerçekçi bir masal dünyasına doğru yolculuğa çıkarabilen şahane bir film. Yer yer güldüren ama daha çok duygulandıran ve ağlatan bu filmi izlemenizi tavsiye ederim.

http://www.cemaat.com/mary-ve-max

4 yorum:

Ahmet Ay dedi ki...

İzlenmesi gereken bir film daha, listeme ekledim. :)

elif dedi ki...

evet evet izleyin mutlaka :)

emine dedi ki...

Filmi çok beğenmiştim , fakat tavsiye ettiğim kişilerden birinin film bittikten sonraki ruh haline şahit olunca ondan sonra kimseye diyemedim izle diye.:))

elif dedi ki...

daha önce bir yerde yazmıştım sanırım: trajedi illa ki hayatın kendisidir.. yine de izlenmeli, öyle dramdan kaçmakla olmuyor :)