Pazartesi, Temmuz 30

içimdeki ahlak yasası ve üzerimdeki yıldızlı gökyüzü

heinz heimsoeth'in yazdığı kant'ın felsefesini okudum. ya da nihayet bitirebildim demeliyim çünkü çok yavaş gitti. ancak ve ancak bayagı bi memnun kaldım. kitap kant'ı öyle güzel ve detaylı açıklamış ki ekstradan kant okumanıza bile gerek yok izlenimi verdi bana. çünkü tek tek her eserini ve o eserde neyi söylediğini neyi amaçladıgını detaylı bir şekilde anlatmış.kant'ı merak edenler için tavsiye edebilirim. üstelik bu evlenmemiş, şehrinden dışarı çıkmamış, dakik insan merak edilmeyecek gibi de değil zaten.

bir de gustave le bon diye bir insanı tanıdım bugün.adam aslında tıpçı ama sosyoloji boyutunda aşmış resmen. söylediklerine bakın bugün on insandan birinin neden fethullah gülenci oldugunu açıklar gibi.

"oluşmakta olan toplumlarda yalnız kalan birey süratle ezilecektir.benzer çıkarlara sahip sınıflara katılmadıkça birey,bu toplumlarda gelişme ve refaha kavuşamayacaktır."

ama aslında daha altı çizilesi:

"bir cemiyete katılmak kişi için toplumsal gücünü artırmak ama kimliğini kaybetmektir."

Çarşamba, Temmuz 25

filmler filmler

bu arada birkaç film izlememe rağmen yazmamıştım. şimdi sıra ona geldi.

3 idiots: ezberci eğitim sistemini yeren, klişelerle dolu olsa da bana çok samimi gelen bir hint filmi. zaten de bilinen bir film. izlemenizi tavsiye ederim.şarkılar, danslar da o biçim üstelik.
elini kabine koy ve tekrarla; all iz well(herşey yolunda)

dil chahta hai: aamir khan hatrına izlediğim bir film, zira romantik komedi türünde. ama tür için gayet güzeldi.

500 days of summer: romantik komedi olmadığına şahitlik ederim.

-spoiler-
.bir sabah uyandığımda biliyordum.
.neyi biliyordun?
.seninleyken asla emin olamadığım şeyi.
-spoiler-

ve yaşam sürüyor: köker üçlemesinde, arkadaşımın evi nerede'den sonra geliyor ve filmde yıkıcı bir depremin ardından köker'e giderek diğer filmin oyuncusunu arayış konu ediliyor. güzel film.


kirazın tadı: yine bir abbas kiyarüstemi filmi. güzel diyaloglar var.

Cuma, Temmuz 20

hikaye-le-me 9

fonda "bir ihtimal daha var.." şarkısı çalıyordu. paltosuna daha sıkı sarındı. yerde kiremitle çizilmiş seksek oyunu gördü. çizgilerine basarak yürümeye devam etti. bir zamanlar kendisinin de seksek oynadığı günleri hatırladı. sonra saklambaç oynamayı severdi. hele kızma birader oynarken ne çok hırsa gelir, ne çok kahkaha atardı. boş ama biraz da buğulu gözlerle etrafına bakındı tekrar. aklına iki dize geldi birden. murat menteş'in deplasmanda plasebo şiirinden:"allah'ım kaderimden şikayetçi değilim aksine bahtiyarım evrende bana da rol verdiğin için şahsen.." yüzünde tam bir gülümseme belirecekti ki, yakaladı ve engel oldu ona. mırıldanarak yürümeye devam etti: "bir ihtimal daha var..o da ölmek.." tam burda sustu.