Pazartesi, Ekim 26

hızır, o boğaya pelerin dışında bir çıkış göster* (sin)

amin..

*selahattin yusuf

0 yoruma not: bu duaya çokça amin denilsin isterdim...

Cumartesi, Ekim 24

tanımlarım allak bullak 2

günlerin birbirinin aynı olması : düzen, sonra da alışkanlık gibi bir hastalığı olan insanın düzene alışmasından dolayı ortaya çıkan durum. eylem olarak zorunluluklarımız var ama soyut şeylerde bu zorunluluk yok. bir yanda ziyan diye tarif edilen iki günü eşit olmaklıktan kurtulmanın yolu var yani. her gün yeni bir şey öğrenmek, anlamak, düşünmek de bizi zayilik çukurundan beri tutabilir.

kapitalizm : giderek her bireyi köleleştiren,her köleyi bireyselleştiren şey.

can kulağı: hani bakıp görmemek gibi duyup dinlememek de mümkünse, çünkü bakılan veya duyulan şey, anlamlandırmadan yoksun olduğunda bir hiç nisbetinde oluyorsa, ve bakmak için kalp gözü varsa, duymak için de can kulağı vardır.

yusuf özkan özburundan allak bullak bir tanım;
düşünmek : düştüğün yerin farkına varıp düşmeden önceki yerinin düşünü görmek demektir.

Pazartesi, Ekim 19

göz'ünü aç

birçok şey zor görünüyor, hani kıydığımız da kendi yüreğimiz aslında, niye bedelmiş gibi düşündüğümü anlamıyorum.
parçalanmış aynaların içinde kendimizi de paramparça ve kendimiz olmayan gibi görürken, yanılıp yanılıp damlalarımla aynaları daha bulanık hale getiriyorum. hani bir gözümü açsan diyorum allah'ım, bir de beni ben bırakmasan, bir de hissettiğim yanılmış olmak olmasa, bir de hazır olan gerçek olsa, elimde değil çünkü...

Perşembe, Ekim 15

ilginç

1- zaman ilginç, bizi memnun etmesi için illa değişmesi gerekiyor, bazen hızlı geçsin, bazen dursun, bazen en azından akşam olsun (özellikle işyerinde).. zaman, an olabilir.
2- ilginç, o kadar cesaretsiziz ki, kendi kararlarımızı başkalarına aldırmak çok sevimli geliyor..
3- ilginç, başkalarının eksikliklerini kendimizinkilerden daha çok önemsiyoruz..
4- ilginç, gece olunca uyumasam deyip uyuyorum..
5- ilginç değil, Kendinden yine Kendine...

Cuma, Ekim 9

çocukluğum

insanlar değişiyor ya, bir yandan güzel birşey, kötüyken iyi olma şansın var, diğer yandan buruk, iyi olduğunu bildiğin kişileri uzun süre görmediğinde tedirginlik hissediyorsun, değişmiştir mutlaka ve ama eskiyle bağı ne kadar kalmıştır diye.

dün böyle bir gündü. on küsur yıldan sonra bilhassa onun ama biraz da benim özel şartlarımızdan dolayı görüşemediğim arkadaşımla görüştüm, o beni bulmuştu.

ayrılırken şöyle dedik, "evet, gözler hiç değişmiyor!". ben de içimden dedim ki, "evet ben de çok değiştim ama ne garip o da ben gibi değişmiş ve yine farklılık yok."

birileriyle tanışıyoruz, onların hep hayatımızda ve dahi kalbimizde bir yeri oluyor, sonra bir vakit geliyor, göçmen kuşların sıcak diyarlara göçme mevsimi gibi bir vakit, yanımda kalsın istiyorsun, üşüeyecek bile olsa yanımda kalsın, çünkü ben de üşüsem bile yanında kalırdım, bazıları gidiyor, bazıları kalıyor, bazıları da dönüyor işte, neyse ki aynı yerdeyim diyorsun, evet galiba ben hep aynı yerdeyim..

Cuma, Ekim 2

diyorum ki

içteki savaşı bitirmek mümkün değil ama bazen durulsa denizim diyorsun. sürekli fırtınada yol almaktan yoruluyor denizci, sakin, dingin bir deniz..hava güneşli, gözbebeklerinde hem gökyüzü hem yeryüzü..

hayal kurmak kötü değil diye fısıldamak isteyebiliyorsun bazen denizin kulağına, deniz de duysun, zerresi de duysun..duymak isteyen herkes duysun, herkes de duymayı istesin istiyorsun..

istiyorsun, istiyorsun, istiyorsun...