Pazartesi, Kasım 29

bir adım

bir adım atacaksan önce inanacaksın o yolun doğru olduğuna. sonra o yolun sonunu hayal edeceksin ve bu hayalde benccilliğine yakın şeyler olmayacak. sonra adım atacaksın hiçbir kötü niyete fırsat vermeden, yürümeye başladın mı, sana neler getireceğini bilmeden, yoldaki tümseklerden, çukurlardan, ve başka başka bir sürü şeyden bihaber, hepsini gördüğünde unutmayacaksın ilk adım attığın anı ve o andaki hislerini. hah ondan tökezliyorsun işte. şimdi dur ve içini temizle.

Cuma, Kasım 26

olmayana mektuplar 3

sevgili,

çok oldu sana yazmadım. belki zamanla sensizliğe inandım. çokça eksik yanımla ve ben hala nasıl ölünür bulamadım.

Salı, Kasım 23

yaşamak bunun mutsuz sonu olmuş

bir düşüşle başlamış hayatımız. düşmemiz yazılmış ilahi kaderde ve yaşamak bunun mutsuz sonu olmuş. bütün başlangıç ve sonların anlamsızlığını seyreder olmuşuz sonra. aslında sadece tek bir anlam var. ama biz insanlar olarak her şeye aynı anlamı verdiğimizde ruhumuzu büyük bir boşlukta sanıyoruz. ruhumuz her halükarda boşlukta galiba, çünkü düşmüşüz işte ve değiştiremiyoruz bunu.

Pazar, Kasım 21

alıntılar -5-

1- bende sığar iki cihan ben bu cihana sığmazam
gevher-i la-mekan benem kevn-ü mekana sığmazam

nesimi

2- biliyorum, şakalarım oldukça bayat,kaba, çetrefilli; kendime güvensizliğimi gösterir. kendime saygı göstermediğim içindir herhalde. her şeyi anlayan bir adam kendine nasıl saygı duyar?

yeraltından notlar, fyodor dostoyevski

Pazartesi, Kasım 15

bayram mübarek ola

bayram; neşe, mutluluk, huzur demek imiş. acılardan arındırılmaya çalışılmış bir zaman dilimi, şeylerin birazını hatırlayış, birazını unutuş... biraz da yakınlık. (kurbiyet) ama neşe yanı için alakasız olsa da buyrun:

Gogol Bordello - Pala Tute

Cumartesi, Kasım 13

kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde

ismet özel münacaat şiirinin son dizeleri beynime çivi gibi kazılıdır hep. ne zaman oyalandığımı düşünsem o şekilde dua ederim. ama değişir mi, değişmez. bir halden bir hale geçip dururuz ama ne boşluk doldurulur, yol kenarları değişip dursa da ne de kendimizi herhangi bir yolda herhangi bir adım atmış gibi hissedebiliriz. aynı olan biziz, aynı olan içimiz. dışımızın değişmesinin anlamı yoktur o boşluk dolmadıktan, anlamlar anlamsız durduktan sonra.

çok sıkılıyorum kendimden yalan değil.

şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?

Pazar, Kasım 7

çekici bir anlamsızlık

hayatın anlamı konusu çok karışık bir mevzu. özetine zariyat 56 deriz biz müslümanlar. ama farklı bir şey var hayatta. absürd birşey. turgut uyarın "tarihe gömülen koca koca atlar, tarihe gömülür o kadar" dediği bir nokta var.

şu dizeleri yeni öğrendim ve hayıflandım kendime. ne güzel demiş halbuki cemal süreya.
ikide bir elini başına götürüp, rüzgarda dağılan yalnızlığını düzeltiyorsun.

bir de avatar güzel film değilmiş, he.

Çarşamba, Kasım 3

dücane cündioğlu

olmuş bir adam. yani tamam yaşı var ama yaşla alakalı değil, nerde neden duruyorsa son derece bilinçli yapıyor. yani basbayağı ızdırabı övüyor bu adam, hüznü övüyor, huzursuzluğu övüyor, biz ise hala huzursuz yanımızın iyi olduğuna eminiz ama çeşitli zevklerin peşinde mutluluk denen büyülü kavramın hayalini kuruyoruz. huzursuzluk daha iyi ama mutlu olsam diyoruz ama o huzursuzluğu öyle bilerek seçmiş ki, hayr-et!